Dış Politikada Kriz Yönetimi

Uluslararası İlişkiler Teorileri, Dış Politika Analizi, Güvenlik, Strateji ve Jeopolitik, Türkiye'nin Dış ve Güvenlik Politikaları ile Avrasya'da (Orta Asya, Kafkaslar, Karadeniz) Siyaset ve Güvenlik

2 Mart 2011 Çarşamba

MİT’NİN DIŞ POLİTİKA DEĞERLENDİRMESİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER TEORİLE...

MİT’NİN DIŞ POLİTİKA DEĞERLENDİRMESİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER TEORİLE...

A- Giris Milli İstihbarat Teşkilatı 80. kuruluş yılı münasebetiyle Müsteşar Emre Taner’in imzasıyla, uluslararası sistemde meydana gelen değişmeler ve buna paralel olarak Türk dış politikasıyla ilgili değerlendirmeler içeren bir basın açıklaması yay

A- Giris
Milli İstihbarat Teşkilatı 80. kuruluş yılı münasebetiyle Müsteşar Emre Taner’in imzasıyla, uluslararası sistemde meydana gelen değişmeler ve buna paralel olarak Türk dış politikasıyla ilgili değerlendirmeler içeren bir basın açıklaması yayınladı . Globalleşme ile birlikte ulus-devletlerin önemlerinin azalmakta oldugu, bu nedenle bolgesel ve global değişimlere paralel olarak proaktif bir politika izlenmesi gerektigi ile ilgili önerilerin de sunulduğu basın açıklamasında ayni zamanda uluslararasi sistemde meydana gelen degismelerin istihbarat örgütleri tarafindan öngörülebildigi, ancak “sistem içindeki yapılanmaların ve analizlerin statükocu yaklaşıma koyu bir muhafazakarlıkla sahip çıkmaları” sebebiyle Soguk Savas doneminin sona ermesi ile birlikte yasanan surece hazirliksiz yakalanildigi ifade edilmektedir. Basin aciklamasinda ayrica istihbarat orgutlerinin teskilat yapilari nedeniyle degisimlere ayak uydurmada yasadiklari zorluklardan bahsedilmekte ve MIT’in mevcut yapisinin gunumuzun ihtiyaclarina cevap verecek sekilde organizasyon semasi ve kulturu acilarindan revize edilmesine yonelik calismalarin devam ettigi belirtilmektedir.
Aciklama ozellikle Turkiye Cumhuriyeti`nin guvenlik politikalarini esas almakta ise de, bu konunun dogrudan ulke ekonomisi, dis politika ve askeri yapilanmasi ile de ilgili olduguna vurgu yapilmakta ve Turkiye`nin kendisini ilgilendiren olaylari onceden tahmin edip politikalarini belirleme zorunda olduguna dikkat cekilmektedir. Basin aciklamasinda ulkenin boyle bir ongoru kabiliyetine sahip olmasinin "guclu, dinamik,etkin, esnek, hareket kabiliyeti yuksek ve yaratici bir istihbarat yapilanmasi" ile mumkun oldugu sonucuna varilmasi, icra etmekte oldugu fonksiyon itibari ile MIT`nin amaclari ile bagdastigi degerlendirilmektedir.
Kurumsal Calismalar ve Bilimsellik
Bu yazimiza esas teskil eden metin bir basin aciklamasi oldugundan, icerisinde bahsedilen her bir konuyu arka planindaki ayrintilar ile birlikte izah etmesi elbette beklenemez. Bununla birlikte, dunyada meydana gelen gelismeleri yakindan takip edebilme ve ozellikle de ortaya cikan yeni gelismelere karsi yeni politikalar ongorebilme yapilacak calismalarin mutlaka bilimsel degerlendirmeleri de icermesini zorunlu kilar. Bu da, sozkonusu sorumlulugun yerine getirilmesini kendi gorev alanlari icerisinde goren kurumlarin bilimsel calisma yapma yetisine sahip uzmanlari bunyelerinde barindirmalarini ya da bu uzmanlar ile ortak calismalar uretmeyi gerektirir.
Bilimsellik olculebilebilen, tahmin edilebilen ve dogrulugu kanitlanabilen bilgi elde etme yontemidir. Her ne kadar insan unsurunun dahil oldugu diger alanlarda oldugu gibi, uluslararasi iliskilerde de bilimsel metod insan davranislarinin belli kaliplar ile sinirli kalamayacagi gerceginden etkilenmekte ise de, devletlerin politikalarina yon veren dinamiklerin aciklanmasinda bilimsel genellemelerin ve teorik yaklasimlarin varligi ve bu alana olan katkilari da inkar edilemez.
Bilimsel metod, gozlem sonuclarini bir sistem dahilinde tasnif etmeyi ve olaylar arasinda baglantilar kurmayi amaclar ki, bu esnada teori`nin rolu ortaya cikar. En genel anlamda teori; tabiatta meydana gelen olusumlari sebep-sonuc iliskileri kurmak suretiyle aciklamaya calisan ve bu sayede gelecekte meydana gelmesi muthemel olaylari ongorebilmeyi hedefleyen ifadelerdir. Bir bilim dali olarak uluslararasi iliskiler de gelistirdigi ve gelistirmekte oldugu teorileri ile ulkelerin dis politikalari ve bunlara yon veren yurtici ve yurtdisi kaynakli faktorler arasindaki sebep-sonuc iliskilerini aciklamak suretiyle mevcut olaylarin aciklanmasi ve gelecek olaylarin sonuclarinin ongorulebilmesini amaclamaktadir. Bu acidan degerlendirildiginde, basin aciklamasinda gosterilen hedeflerin gerceklestirilmesi amaciyla yapilacak calismalarin teorik zemine oturtulmasinin onemi daha iyi anlasilacaktir.
Bu noktadan hareketle, yazimizda MIT’nin uluslararasi iliskileri analiz etmede kullanabilecegi baslica teoriler ve herbir teorinin aciklamaya calistigi olaylarin tasnifinde kullanilan analiz duzeyleri hakkinda bilgi verilecektir. Amacimiz bahsekonu basin aciklamasi icerisinde tespit edebildigimiz teori ve sistemli analizlerden yola cikarak bundan sonra yapilacak olan bilimsel analizlere katkida bulunmaktir.
B- Dis Politika ve Analiz Düzeyleri
Dış politikalara yön veren etkenlerin daha net bir şekilde acıklabilmesi için uluslararasi olusumlar su üç temel düzeyde analiz edilmektedir: (1) uluslararasi sistem düzeyi, (2) devlet/toplum duzeyi ve (3) bireysel duzey. Bu duzeylerden biri veya birkacinda mevcut etkenler bir devletin herhangi bir konudaki dis politikasina yon verilebilir. Ornegin, Turkiye’nin Avrupa Birligi uyeligi lehinde takip etmekte oldugu bir dis politikanin hem uluslararasi sistem, hem devlet icerisinde surdurulmekte olan ic politikalar, hem de AB politikasinin tespitinde etkili olan sahislarin dogrudan kendilerinden kaynaklanan eylemler ile ilgisi bulunabilir. Aslinda dis politika gibi bir konuda her uc duzeydeki olusumlarin etkili oldugunun kabulu politikalarin karmasikliginin dogal bir sonucu olsa dahi, olaylar ve bunlar karsisinda izlenecek politikalarin aciklanmasindaki anlasilabirlik ve analizlerin daha sistemli bir sekilde yapilabilmesine katkida bulunmaktadir.
Uluslararasi Sistem Duzeyi: Devletlerarasi iliskiler ve guc dengelerinin uluslararasi iliskilere yansimalarinin incelendigi bu duzeyde esas olan devletler, uluslararasi kuruluslar ve uluslararasi sistemdir. Bu duzeydeki aciklamalar devletlerin ulusal cikarlari ve diger devletler ile olan iliskilerine gore yapilmakta olup devlet kurumlari, toplumsal etkenler ya da bireyler gozonunde bulundurulmamaktadir.
Devlet / Toplum Duzeyi: Bu duzeyde devlet kurumlari ve toplumun dis politika kararlari uzerindeki etkileri uzerinde durulmaktadir. Uzmanlik gerektiren ve sureklilik arzeden dis politikalarin devlet kurumlari ekseninde olusturuldugu ve toplumun dis politika konusunda dogrudan etkin bir konuma sahip olamadigi kabul edilmekte ise de, cesitli baski gruplari yoluyla toplum sinirli da olsa dis politika konusunda etkili olabilmektedir. Toplum kaynakli bu etkiler ve bununla birlikte toplum ve devlet kulturu, ulusal menfaat ve degisik devlet kurumlarinin dis politikalarin tespitinde birbirleriyle olan iliskileri bu duzeyde incelenmektedir.
Bireysel Duzey: Dis politika karar mekanizmalarinda bulunan liderlerin, yoneticilerin ve devlet adamlarinin kisisel ozellikleri ve politikalara olan etkileri bu duzeyin konusudur. Bu duzeyde daha cok siyasi liderlerin ya da devlet kurumlarini yonetenlerin dis politika konulari uzerindeki kararliliklari, isteklilikleri, bilgi duzeyleri ve daha once bu tur politiklar uzerinde kisisel oncelikleri uzerinde durulmaktadir.
Yukarida da bahsettigimiz gibi, bir devletin dis politikalari sadece bir duzeydeki analizler ile aciklanamayacak derecede karmasik yapidadir. Bu yuzden, her uc duzeydeki parametrelerin ve ayni zamanda degisik duzeylerdeki parametrelerin birbirleriyle iliskilerinin incelenmesi, saglikli bir dis politika analizi icin gereklidir. Bu durum asagidaki tablo ile ozetlenebilir.
Tablo-1: Dis Politika Analiz Duzeyleri
C-Analiz Duzlemleri ve Uluslararasi Iliskiler Teorileri
Uluslararasi iliskilere teorik yaklasim karmasik olaylarin daha net olarak anlasilmasi ve olaylarda gozden kacan ayrintilarin yakalanarak dogru tesbitlerde bulunulmasina yardimci olmaktadir. Teorik yaklasim bakis acisinin zenginlesmesinin yaninda politikalara karar verenler icin farkli alternatifler olusturmasi acisindan da onem arz etmektedir. Daha genel anlamda teori ulkelerin dis politikalarinin dogru anlasilabilmesi icin bir “tercuman” gorevi gormektedir.
Farklı teoriler uluslarası ilşkıleri değişik bakış açılarından görmemizi ve benzer konulardaki politika farklılıklarını anlamamıza katkı saylayacaktır. Analiz duzeylerinde oldugu gibi, hiçbir teori tek başına günümüzün kompleks milletlerarası ilişkilerini açıklamaya yeterli olamayacaktır. Bu nedenle teorilerin birbirleriyle rekabetleri zayıf ve güçlü yanlarının ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Asagida uluslararasi iliskilerde kullanilan ve bu iliskileri degisik acilardan degerlendiren iki temel teoriye yer verilecektir.
Realist Teori: Devletlerin sahip olduklari “güç”ü dis politikalarinin belirlenmesinde en onemli belirleyici unsur olarak goren bu teori, devlet/toplum ve birey duzeyindeki degerlendirmeleri uluslararasi iliskiler acisindan cok onemli gormemektedir. Devletlerin gücünün en onemli ogesi askeri güc ve onu destekleyen güclü bir ekonomidir.
Uluslararasi arenada devletleri yegane aktorler olarak kabul eden realist ekolde devlet disindaki unsurlar dis politika ve uluslararasi iliskilerin unsuru olamazlar. Realist ekol uluslararasi kuruluslar ve diger devletler- üstü olusumlari reddetmemekte, ancak bunlarin guclu devletlerin hakimiyetleri altinda yine onlarin politikalarini yerine getiren unsurlar olarak kabul etmektedir.
Bu ekole gore asil olan devletlerin varliklarini devam ettirmeleri ve ulusal cikarlar dogrultusunda hareket etmeleridir. Realizm, devletler uzerinde baska bir kontrol mekanizmasi bulunmadigindan, “uluslararasi sistem”i anarsik bir yapi olarak kabul etmektedir. Burada anarsi kavrami surekli duzensizligin varligindan ziyade kontrol mekanizmalarinin bulunmamasi anlaminda kullanilmaktadir. Zira, realizmin kabul ettigi devletlerarasi guc dengeleri, catismalari ve duzensizligi onleyici bir role de sahip olabilir.
MIT’nin basin aciklamasinda yer alan ulus-devlet kavraminin onemini yitirmesi bu ekole gore mumkun gorulmemektedir. Zira realist teorisyenler gucsuz devletlerin, kendi devamliliklarini saglamak icin mutlaka baska devletler ile ittifak kuracaklarini ongormektedirler. Bir anlamda ekonomik ya da askeri olarak guc kaybina ugrayan devletler ya guclu devletlerin olusturduklari sistem icerisinde yerlerini alacak ya da baska devletler ile isbirligine giderek catisma riskini en aza indereceklerdir.
Klasik realist ekol daha sonraları bir takım revizyonlara tabi tutulmuş ve yapısal realist ekol ortaya çıkmıştır. Yapısal realism temelde klasik ekolun varsayımlarının bir çoğunu kabul etmekle birlikte, uluslarası siyasi sistemin, devletlerin sahip oldukları gücü kullanabilmeleri için önemli bir etken olduğunu savunmaktadır. Yapısal realistler, sistemin en önemli üniteleri olan devletlerin ozelliklerinin (saldirgan ya da uzlasmaci bir yapida olmalari, rejim dinamikleri vs.), devletlerin sistem içerisindeki fonksiyonlarınin ve sahip oldukları gücü kullanabilme yeteneklerinin dağılımını göz ününde bulundurmaktadırlar. Bu anlamda klasik realist teori ile yapısal realizmi birbirinden ayıran en önemli öğe salt gücün varlığından öte bu gücü kullanabilme kabiliyeti ve uluslararası siyasi sistemin yapısına verdikleri önemdir.
Liberal Teori: Liberal uluslararası ilişkiler teorisi daha olumlu bir yaklaşımla uluslararsı ilişkilerin belirleyici özelliklerini farklı bir alana taşıyarak uluslararası sistemin tamamen anarşik bir yapıda olmadığı, yani devletler-üstu konuma sahip bulunan uluslarası kuruluşların sisteme etki ettiklerini, aynı zamanda ülkelerin rejimlerinin (otoriter, demokratik, totaliter vs.) önemli etkenler olduğunu vurgulamaktadır. Liberal teori demokratik rejimlerin birbirleriyle savaşma olasılığının hayli düşük olması nedeniyle demokratikleşmenin nihai olarak uluslararası sisteme barış getireceğini savunmaktadır. Uluslararası politikada ülkelerin ortak çıkarlarının çoğu zaman sisteme denge getireceği, demokratik kurum ve gelenekleri gelişen devletlerin işbirliğine daha fazla açık olacakları ve uluslarası kuruluşların da bu işbirliği için zemin oluşturacakları savunulmaktadır.
Liberal teori, uluslararası sistemi olusturan devletlerin uluslararasi kuruluslar aracılığı ile (Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği vs.) karşılıklı olarak bağımlı hale geleceklerini, bu kuruluslarin isbirligine zemin olusturmasiyla devletlerin birbirlerini tehdit riskinin en aza inecegini ongormektedir. Liberalizm, dış politika ile ilgili olarak devlet kurumlarıni, bu kurumlarının önceliklerini, toplumun görüşlerini ve devlet yöneticilerini önemli etkenler olarak kabul etmektedirler. Realist ekolun dis politikada etkili tum aktorlerin devletin ulusal çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerini varsaymasi ve politikalar üzerindeki etkilerini minimum düzeyde kabul etmesi karsisinda, liberal ekol devlet kurumlarının kendi önceliklerinin olabileceğini, kurumlar arası güç dengesinin ve sahip oldukları gücü devam ettirmek için kendi aralarında rekabet oluşabileceğini ve bunun da dış politikaya yansıyacağını öngörmektedir.
D-Basin Aciklamasinda Yer Alan Konular ve Degerlendirmeler
MIT’in basin aciklamasi uluslararasi iliskiler teorileri ve uygulamalari acisindan 3 ana baslik altinda ele alinabilir. Uluslararasi sistem, kurumsal uyum ve Turkiyenin potensiyeli olarak ozetlenebilecek bu yaklasimlara asagida kisaca deginilmistir.
1-Uluslararasi Sistem ile Ilgili konular; Bu baslik altinda degisimin istikrarsizliga yol actigi ve ayni zamanda uluslararasi sistemin belirsizliklerle dolu oldugu vurgulanmaktadir. Ayni zamanda globallesme surecinden bahsedilmekte ve bu surecin ulus-devletlerin rolunu azalttigina deginilmektedir.
a-Uluslararasi Sistemde Meydana Gelen Degisimler, Istikrar ve Belirsizlikler
Uluslararasi iliskilerde sistem duzeyinde degisimin cok hizli olmadiginin kabul edilmesine ragmen, bu degisimin hangi yonde olacagi ile ilgili cok farkli degerlendirmelere rastlanmaktadir. Ornegin, realist ekole gore Soguk Savas sonrasinda ABD hegemonyasinin mutlaka guclu baska devletler tarafindan tehdit edilecegi ongorulmus olmasina ragmen, bunun henuz gerceklesmedigi ve gerceklesmesinin cok uzun zaman alacagini savunanlarda bulunmaktadir. Meydana gelen bolgesel isbirligi projeleri ve bazi ulkelerin artan gucu mevcut sistemin degismesine neden olmaktan cok uzak gorulmektedir. Bu nedenle sistemdeki degisimleri takip etmek ya da kontrol etmek gucun yaninda (realist ekol) baska paradigmalarin (uluslararasi kuruluslarin varligi, ulkelerin tehdit algilamalari vs.) da degerlendirilmesini zorunlu kilmaktadir. Ozetle, degisim cok yonlu ele alinmalidir.
Uluslararasi sistemde meydana gelen degisimler her zaman istikrarsizlik anlamina gelmez. Ornegin, Soguk Savas donemindeki iki kutuplu dunya ve guc dengesi sisteme istikrar kazandirmistir. Liberal ekolun savunucularina gore Soguk Savas sonrasi bu istikrar uluslararasi kuruluslar araciligi ile devam ettirilmistir. Ayni sekilde, sistem icindeki belirsizliklerin ulkeler arasindaki isbirligini artirmaya ya da guvenlik ikilemine neden olabilecegi de savunulmaktadir. Realistler belirsizlikleri ve devletlerin birbirlerine karsi olan guven sorunlarini devletlerin olusturacaklari ittifaklar ile, liberaller ise kurumlar araciligi ile en aza indirebileceklerini one surmektedirler.
b-Değisen Uluslararasi Sistemde Ulus-Devletlerinin Rolu
Devletlerin degisen sisteme uyumlari ile ilgili olarak cok farkli degerlendirmeler mevcuttur. En genel anlamda realism devletleri en onemli belirleyici unsur olarak kabul eder. Bu belirleyiciligin ve degisimlere uyumun nasil olacagi ile ilgili bir sistem ortaya koyan Krasner iki tur davranis modelinden bahsetmektedir. Bunlardan ilkinde, dinamik toplum modeli devleti kendine uymaya zorlar ki, burada devletin modernlesmesi toplumdaki degisimlere uymak amaciyla gerceklesir. Ikinci tip degisimde ise disarida meydana gelen degisimler devletin toplumdan yeni taleplerini gundeme getirir ve bu da dolayli olarak toplumda huzursuzluk olusturur. Cogunlukla bu tarz degisim ulkelerin sahip olduklari rejim tipine gore dogrudan halka baski ya da devlet kurumlarinin uyum surecinde yasadiklari baski olarak ortaya cikar. Dogrudan topluma yapilan baski kendi icinde devlet politikalarinin gecerliliginin ve hukuk ve benzeri kurumlarin sorgulanmalarina yol acabilir.
Ancak, ulus devletin onemini yitirmesi konusu liberal ekole gore yerinde bir tesbittir. Liberalist uluslarari teori uluslararsi kuruluslar, devletlerarasi isbirligi ve ayni zamanda kuresel ekonomik yapilanma (globalleşme) gibi etkenlerin, devletlerin bir cok alandaki haraket serbestiyetini azaltacagini ve daha once devletlere ait olan bir cok fonksiyonun uluslararasi kuruluslarin karar mekanizmalarina devredildigini ve bunun devam edecegini ongormektedir.
2-Kurumsal Uyum, Burokrasi ve Yeniden Yapilanma
Realist ekol, devlet kurumlarinin devletin ulusal cikarlari dogrultusunda calisacagi varsayimindan hareketle kurumlarin yeniden yapilanmalarini yine bu acindan degerlendirir. Liberal ekol ise kurumlarin ulusal cikarlar disinda farkli motivasyonlar ile de hareket edebilecegini ongormektedir.
Liberal ekolün tezine bir örnek olarak Amy B. Zegart’ın CIA ve Amerikan Ulusal Güvenlik Konseyi’nin kuruluş ve gelişimini ele aldigi “Flawed by Design” adlı kitabı örnek olarak verilebilir. Zegart bu kitabında Amerikan dış politikalarının uygulanmasında ulusal güvenlik kurumlarının yapılanmalarına dikkat çekmekte, bu kurumlarının tamamen Amerikan ulusal çıkarlarına uygun olarak yapılandırılmadıkları ve hatta bir çok politikanın uygulanmasında bürokratik politikalarin ulusal çıkarların üzerinde tuttulduğu tespitini yapmaktadır. Yine Zegart başka bir çalışmasında Amerikan istihbarat örgütlerinin üç temel nedenden dolayı değişen şartlara uyum sağlayamadıklarını öne sürmektedir: a- katı bürokratik yapılanma, b- kişisel öncelikler , c- Federal yapı.
3-Turkiyenin Konumu ve Potensiyeli
Basin aciklamasinda bahsi gecen Turkiye’ye ait degerlendirmeler yukarida verilen cercevede yaniden gozden gecirildiginde, uluslararasi degisimlere ayak uydurabilmek ve proaktif politikalara belirleyebilmek icin cok yonlu bir yaklasimin gerekliligi ortaya cikmaktadir. Politikalar belirlenirken ortaya cikan karmasik yapi dis politika analizinde kullanilan farkli duzlemlerin ve bunlarin birbirleriyle olan etkilesimlerinin iyi kavranmasini zorunlu kilar. Ayni sekilde uluslararasi alanda Turkiyenin etkilesim icine girdigi ulkelerin politikalarina esas teskil eden unsurlar benzer yaklasimla daha iyi analiz edilebilir. Bu analizler daha sonra cesitli kaynaklardan toplanan bilgilerle beslendiginde teori ve pratigin mukemmel uyumu saglanmis olur.
Bu cercevede, Turk dis politikasi spesifik konulara ozgu farkli oncelikleri olan bir yapi arzetmektedir. Ornegin, AB uyeligi ile ilgili konular burokratik politikalar duzeyinde incelendiginde ortaya cikan resim ile uluslararasi sistem duzeyinde degerlendirildiginde ortaya cikan resim birbirinden cok farkli olacaktir. Bu nedenle burokratik duzeyde yapilan bir degerlendirmeyi (burokrasinin kendine ait onceliklerinin olmasi, kurumlarin degisimlerinin zorlugu vs.) sistem duzeyinde ele almak sorunlarin daha karmasik hale gelmesine ve icinden cikilmaz gibi gorulmesine neden olacaktir.
Bu nedenle ornegin bazi politikalar salt realist acindan ele alindiginda Turkiye’nin askeri caydiriciligini ve guclu bir ekonomisi ile uluslararasi sistemde yapisi icinde bu gucu kullanabilme yeteneklerinin farkinda olmasini zorunlu kilmaktadir. Yine realist degerlendirmede en onemli unsur Turkiye’nin ulusal cikarlarinin gerektiginde muttefik olusumlar ile gerceklestirmesidir. Liberal acidan degerlendirildiginde ise devlet kurumlarinin fonksiyonlari ve devletin uluslararsi kuruluslar icerisinde oynadigi roller ile yine bu kuruluslar ile gelistirdigi isbirligi one cikmaktadir.
Farkli acilardan bakildiginda Turkiyenin guc potansiyelleri de farklilik arz eder. Realist yaklasim askeri gucu one cikarirken liberal teori kamuoyu gucunu, medyayi, liderlerin ozverili calismalari ya da bilim ve teknolojik ilerleme gibi yumusak guc olarak adlandirilan unsurlarin onemine vurgu yapar.
E-Sonuc ve Degerlendirmeler
Dis politika analiz metodu ve teorik yaklasimlar daha cok mevcut politikalarin degerlendirilmesi ve onlarin daha iyi anlasilmasi amacina yoneliktir. Bu nedenle, her teorik yaklasim herhangi bir olayla ilgili kendi bakis acisina gore farkli ve alternatif bir aciklama getirebilir. Bu aciklamalardan en guclu olan toplanacak objektif verilerin degerlendirilmesiyle ortaya cikacaktir. Bu nedenle teorik aciklamalarin bir birlerine tercih edilmesi yine bilimsel metodolojik yaklasimlar ile toplanan verilerin farkli metodlarla incelenmesi sonucu yapilabilir. Ancak temel amac en dogru olani tesbit etmek yerine (cunku “dogru” kavraminin tek bir tanimi olmayabilir) mevcut sartlar ve eldeki veriler cervevesinde en uygun olan degerlendirmelerin yapilmasidir.
Ortaya konulan bu cercevenin esasi dis politika analizinde kullanilan metodolojik yaklasimi sunmak ve bilimsel calismalara destek olmaktir. Ayni zamanda bu calismalar isiginda ilgili politikalara destek olmak da amaclanmistir. Bu nedenle bu bilgileri sadece istihbari calismalara katkisi ya da pratik yonleri itibariyle degerlendirmek yerine oncelikle bilimsel yaklasim daha sonra da bunun pratik hayata yansimalari olarak dusunmek gerekir.
Sonuc olarak, basin aciklamasi niteliginde olan MIT’in yaptigi degerlendirmenin icerisinde yer alan ve yukarida uc ana baslik altinda kisaca deginilen unsurlar, teori ve metodolojik yaklasimlar ile daha kapsamli degerlendirilebilecek ve bu konularda yapilan ulusal ve uluslararasi calismalardan da azami olcude faydalanilmasina zemin teskil edecektir.
Cüneyt GÜRER & Erkan SEZGİN